CHP Lideri Özgür Özel: “İktidar Yürüyüşümüz, Araçsallaştırılmış Mahkeme ve Hakimlerce Engellenemez”

11.09.2025

“İSTANBUL’U KAZANANIN TÜRKİYE’Yİ KAZANACAĞI GERÇEĞİYLE BİRLİKTE, BU BİNA HEDEF HALİNE GELDİ”

“BİZİM NİYETİMİZ SOKAĞI KARIŞTIRMAK DEĞİL, HANEYE TECAVÜZE MANİ OLMAK”

“’MUHABİRLERE ASLA KİMSE TEPKİ GÖSTERMESİN’ DEDİM”

“BU ABLUKANIN BİR BENZERİ GAR KATLİAMINA KARŞI ALINSAYDI, 104 CANIMIZ GİTMEZDİ”

“BURADAKİ DİRENİŞİN HUKUKTAKİ VE VİCDANDAKİ ADI, MEŞRU MÜDAFAADIR”

“ARKADAŞLARIMIZ KİMSENİN BURNUNU KANATMADI, AMA ÖLMEYİ DAHİ GÖZE ALDILAR”

“ŞİMDİ OLMASI GEREKEN; KARAR OLDUĞU İÇİN TEDBİRİN ORTADAN KALKMASIDIR”

“İKTİDARINIZIN SON BİR YILINDA AÇTIĞINIZ YOLUN, YARIN NELERE YOL AÇABİLECEĞİNİ GÖRMÜYOR MUSUNUZ?”

“BİZE YAPTIKLARI BU ZULÜMLERLE DURUŞUMUZU DEĞİŞTİREMEZLER, MÜCADELEMİZİ DURDURAMAZLAR”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, partisinin İstanbul’daki Genel Başkanlık Çalışma Ofisi’nde DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ı kabul etti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Değerli basın mensupları, DEM’in Sayın Eş Genel Başkanları, Sayın Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, İl Eş Başkanlarıyla birlikte, değerli yöneticileriyle birlikte partimize, daha İstanbul İl Başkanlığı olarak kullandığımız Genel Başkanlık Çalışma Ofisimize bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdiler. Ben heyete bu nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum” dedi. Özel, şöyle devam etti:


“BU BİNA, KAZANAN BİR BİNAYA DÖNÜŞTÜ”

“Sayın Eş Genel Başkanların şahsında DEM Parti’ye, üyelerine ilk andan itibaren bizimle dayanışma gösterdikleri, hem karar alındığında hem de o tatsız sahneler burada yaşanırken ve bugün de buraya ilk kurumsal ziyareti kendileri gerçekleştirdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Büyük bir hukuksuzluğun, büyük bir saldırının karşısındayız. ‘Suçumuz ne?’ diye bakarsak, kaybetmeyi kabullenmiyoruz. Bu bina, kazanan bir binaya dönüştü. Bu bina, İstanbul’da Adalet ve Kalkınma Partisi karşısında en büyük zaferi kazandı. İstanbul’u kazananın Türkiye’yi kazanacağı gerçeğiyle birlikte, bu bina hedef haline geldi. Bu binanın kendisi davalık. Bu binanın yönetiminin belirlenmesindeki il kongresi davalık. O il kongresinde seçilen İl Başkanı hem kongre üzerinden, hem Çağlayan’daki bazı süreçlerdeki yönetici olarak üstlendiği görevler yüzünden davalık. Partinin bir tane sembol kedisi var, Şanslı. Onu da geldiler veterinerlik yaptılar. Bu kadar husumet, bu kadar düşmanlık ne için yapılıyor partiye? Seçim kazanıyoruz diye, teslim olmuyoruz diye, baş eğmiyoruz diye. Burada yaşananları hepiniz gördünüz. Öncelikle buradan geçtiğimiz günlerde telefonla kendisini de aradım, bir basın açıklamamız sırasında CNN Türk televizyonunun değerli muhabiri görevini yaparken o günün tansiyonu sırasında bir kitlede hareketlenme oldu. Orada ‘Sözüme değer veren herkese’ diye seslenerek, dedim ki ‘Basın emekçileri, muhabirler, mesleklerini yapan ve emekleriyle çalışan insanlar. Onlara çalıştıkları kurumun yayın politikaları üzerinden, ki o da sözle eleştirilebilir, muhabirlere asla kimse tepki göstermesin’ dedim. Burada hepiniz buradayken bir kez daha arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum. Olaylar kötü bir sonuç doğurmadığı için memnuniyetimi ifade ediyorum. Bir kez daha buradan sözümüze değer veren herkese, basın mensuplarının, gazetecilerin, muhabirlerin, kameramanların, hepsi kardeşimiz. Hepsi vatan evladı. Hepsi dünyanın en önemli mesleklerinden birisi, hepimiz adına haber toplama, haber verme görevini yapmaya çalışıyorlar. Kurumlarından ayrı, hepsine saygı duyuyoruz. Görevlerini huzur ve barış içinde yapmalarının temin edilmesi gerekir. Bunu CHP olarak, Genel Başkanın ağzından bir kez daha tekrar etmeyi istedim.”

“BU BİNANIN HER ODASINDA POLİSLER VARDI”

“Burada yaşananları hepiniz gördünüz. Bugün benim buraya gelmemden iki saat öncesine, ziyaretten 2,5 saat öncesine kadar bu binanın her odasında polisler vardı. Binamız İçişleri Bakanı’nın emri, Valiliğin tatbikiyle, Emniyetin tatbikiyle işgal altındaydı. Bu binaya dokuz kere reddedilmiş, 10’uncusu zorla bulunmuş, talimatlandırılmış, 15 gün önce binaya atanacak kayyıma yakın bir avukat tarafından tarif edilen başvuru yaptırılmış. Daha sonra partiye, il başkanlığına kayyım atanmış. Buna karşı İstanbul’daki Cumhuriyet Halk Partisi bir bütün olarak itiraz etmiş. Geçen seçimin 310’a 290’lık rekabetinden, şu anda delege olan sıfatı devam eden 580 kişinin neredeyse tamamının imzasıyla ‘Biz kayyıma karşı olağanüstü kongre istiyoruz’ denmiş. Parti bütünleşmiş. Sadece pek çoğu partiden yüz kızartıcı sebeplerden atılmış kişilerden müteşekkir bir grubun, bu partiye yollanması, bu binanın elde tutulması ve ikisi istifa etmiş, üçü istifa etmiş kayyım heyetinin, geri kalanı da partiden ihraç edilmiş kayyım heyetinin görev yapması ve seçilmiş iradenin yerine geçmesine çalışıldı. Biz baba evine davette bulunduk. Bu davetimiz 5 bin polisle ve gördüğünüz bariyerlerle, binlerce, 10 binlerce bariyerle kilometrelerce ablukaya alındı. Bu ablukanın bir benzeri bazı terör eylemlerinde karşılansaydı, mesela Ankara’daki gar katliamına karşı alınsaydı, bombacılar bir kişi tarafından bile aranmadan, hiç durdurulmadan, hiç bariyer görmeden oraya gelmeselerdi 104 canımız gitmezdi mesela. Orada alınması önleyici tedbirin 50 katını burada aldılar. Partisinden ihraç edilmiş bir kayyım. Partisine karşı suç işlemiş 30 kişiyle birlikte, topluma karşı suç işlemiş 30 kişiyle birlikte buraya girebilsin diye. Biz buna karşı ‘Baba evini savunun’ dedik. Baba evinin kapılarını kapattılar diye arkadaşlarımız sokakta kaldı.”

“TAPUSU BİZDE; GENEL MERKEZDE”

“Bugün Sayın Bahçeli’nin ifadelerinde var: ‘Sokakları mı karıştıracaksınız?’ Erdoğan diyor ‘kimsenin sokağı karıştırmasına izin vermeyiz.’ Bizim niyetimiz sokağı karıştırmak falan değil, haneye tecavüze mani olmak. Burada kimsenin burnunu kanatmadık. Ama buradaki direnişin hukuktaki ve vicdandaki adı, meşru müdafaadır. AK Partililere soralım. Yarın iktidar değişmiş. Birileri partinize sizin seçtiğiniz kişiyi değil kayyım atansın diye mahkeme mahkeme gidiyor. Dokuz kere reddediliyor. 10’uncu mahkeme seçtiğiniz il başkanının ya da genel başkanınızın yerine kendi kafasına göre birini yollamaya çalışıyor. Ne yapacaksınız? Kapıda çiçek yaptırıp gelip, ‘Gelin AK Parti’yi artık siz yönetin’ mi diyeceksiniz? MHP’lilere soralım: Devlet Bahçeli’nin yerine, İstanbul İl Başkanınızın yerine bir hakim, bir siyasi rekabetten dolayı punduna getirmiş, yerine birini yollamaya çalışıyor. Ne yapacaksınız? Direnmeyecek misiniz? ‘Devlet Bey gitti, yeni Başbuğumuz kayyımdır’ mı diyeceksiniz? Olacak iş mi bunlar? O yüzden bu işleri öyle kimse basite almasın. Burada arkadaşlarımız kimsenin burnunu kanatmadı, ama ölmeyi dahi göze aldılar. Şu binanın içinde sıkılan biber gazı daha yeni yeni binadan çıkıyor. Astımı olan var, hasta olan var, tansiyonu olan var. Hepiniz gördünüz, hepinizin gözü önünde oldu. O andan itibaren biz başvurarak, her partinin hakkı olan, hemen de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında kayıt değişti. Bina zaten CHP’ye kayıtlı. Binamızın tapusu bizde tapusu, Genel Merkezde. İlin tapusu yok. Dedik ki ‘Burası Genel Merkez çalışma ofisidir, İl Başkanlığı iki katlı bir binanın boş ikinci katıdır. Orasını adres yapıyoruz.’ Elbette burasını kayyıma vermeyeceğiz. Buraya geleceğiz Genel Merkez olarak biz çalışacağız. Bugün de o çalışmamızı yaptık. Yarın geldiğimizde de o çalışmamızı yapacağız. Ama buna karşı ne yaptılar arkadaşlar? Halen daha İstanbul Valisi üç gün sonunda artık bir şey diyemeyince Ankara’ya yazdı. İçişleri Bakanının talimatıyla adres değişikliğini sisteme girmiyorlar. Girseler burada bizim, Genel Merkezin ‘olmasın’ dediği kimse olmaz, polisin gelip onu çıkarması lazım. Başta polisin dışarı çıkması lazım. Hepsi vatan evladı, hepsine saygımız, sevgimiz sonsuz ama burada hukuksuz bir işgale ve anayasal bir suça alet ediliyorlar. Neyse ki bugün işgal fiilen sonlandı. Ümit ediyoruz ilerleyen saatlerde de gerekli düzenlemeler yaparak, bina Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir Genel Merkez çalışma ofisi olduğu Valilik kayıtlarına da girerek sorun çözülecek.”

“ORADA BİR MAHKEME KARARI VAR”

“Bunun dışında Sayın Bahçeli’nin bugün yaptığı açıklamalarda bir paragraf: ‘Efendim Cumhuriyet Halk Partisi hayatı durduracak, barışçıl eylemler. Yahu ‘Sokağı karıştırmayacağız’ diyorum, anlamıyorsunuz. ‘Savaşmıyoruz’ diyoruz, anlamıyorsunuz. Barışçıl eylemler. Diyor ki ‘Genel Merkezinize kayyım atanırsa ne yaparsınız?’ ‘Hayatı durdururuz’ dedim. Demokrasinin durduğu yerde hayat durmaz mı? Bir Ana Muhalefet Partisinin İl Naşkanlığına atandı da borsa yüzde 6 düştü. Ne kayyım atanması, kim neden bahsediyor? İşte bugün Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi karar verdi. Bakın o mahkeme dört ay önce açıldı. İstanbul’daki bütün başvurular, gerçekten hukukçu olan mahkeme başkanları, görevsizlik verdiler İstanbul’da. ‘Bu davalar Ankara’da görülür’ dediler. Ankara’ya geldi, birleşti. İstanbul İl Kongresi iptal davası 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, bütün yargılama süreçlerinden sonra, duruşma süreçlerinden sonra, bugün kesin karara bağlandı ve esastan reddedildi. Burada 15 gün önce açılmış. Birinci kural; aynı konuda iki mahkeme varsa, ilk açılanda birleştirilir. Zaten İstanbul’da olması mümkün değil, Ankara’ya yollaması lazım. Hukuk yolu tüketildi ve mahkeme kesin karar verdi. Şimdi olması gereken; biz kararı 45. İstanbul Asliye’ye de gönderiyoruz, getiriyoruz, veriyoruz. Karar olduğu için tedbirin ortadan kalkmasıdır. Çünkü tedbir, karara kadar konulan bir tedbirdir. Orada bir mahkeme kararı var. Bunu yapıp görevini mi yapacak? Buna ayak sürüyüp de siciline bu kara lekeyi bu gencecik yaşında yine mi yazacak hakim? Onu öyle göreceğiz. Göreceğiz bakalım ne yapacağını? Ama herkes biliyor, nasıl kararlar vermişti. Bütün ilçe kongrelerini durdur, il kongresini durdur. Delegeleri bilmem ne yap. YSK ne dedi? ‘Tam kanunsuzluk yaptığın işler’ dedi bu hakime, 45’e. ‘Hepsi devam edecek’ dedi. Dönecek dolaşacak, birkaç hafta içinde yeni ilçe başkanlarımız, bir ayı biraz geçen bir sürede yeni il başkanımız seçilecek. Zaten yapılan iş konusuz kalacak. Ama Ankara’da karara bağlandı. Biz bu mahkemeye, bu verdiği tedbir kararına itiraz etsek, dakikasında istinaftan durdurulacak. İtiraz dilekçemizi o gün verdik, ertesi gün. O gün karara bağlaması lazım. Ne diyor arkadaş? ‘Eylülün sonunda 26’sında bir duruşmam var. O gün konuşuruz’ diyor. Yani düşünebiliyor musunuz? O güne kadar itirazı karara bağlamıyor. ‘Kararım bu’ de, arkasında dur. Dün verdiği kararı 26’sına kadar ‘Doğru mu yaptım?’ diye düşünerek, burayı kayyımda tutmaya çalışan bir anlayış. 45. Asliye Hukuk Mahkemesi kendisini, onu okutan hocalarının huzurunda ve gelecekte evlatlarının, torununun huzurunda mahcup edecek bir talimatı yerine getiriyor. Talimatı verenin kim olduğunu, niyetinin ne olduğunu biliyoruz. O yüzden biz bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tüm hukuk süreçlerini, zaten Yüksek Seçim Kurulu kördüğümün nasıl çözüleceğini İstanbul’da da gösterdi, Türkiye’de de gösterdi. O süreçleri sonuna kadar takip edeceğiz.”

“BU MU YİĞİTLİK, BU MU DEVLET ADAMLIĞI?”

“Bunun dışında yapılanların hepsi şudur: Sokağa çıkıp da bu yapılanlara ‘Doğru yapıyorlar’ diyen AK Partili bulmak, MHP’li bulmak mümkün değil. Ben AK Parti’de de dünya kadar siyasetçinin ‘Kardeşim biz ne yapıyoruz?’ diye içeride tartıştığını biliyorum. Bunlar olacak işler değil. Bu yollar açılamaz. Bu yolları demokraside açarsanız, iktidara gelen bir hakimi ayarlar, muhalefetin canını okur. İktidarınızın son bir yılında açtığınız yolun, yarın nelere yol açabileceğini görmüyor musunuz? Ya da gencecik yaşında aldığı bir talimatla siyasete bu kadar ağır müdahale eden bir hakim, iktidar değiştiğinde bu sicilin kendisini artık bu meslekte nereye getireceğini görmüyor mu? Gerçekten ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu vakitten sonra İçişleri Bakanı, akıl almaz bir adam. İstanbul Valiliğinden biliyoruz. Cıva, yerinde durmaz, döner durur. Gitti İçişleri Bakanlığı yapıyor. İçişleri Bakanı olduğu günden beri makama yönelik olarak son derece saygın bir ilişki yürütmeye çalışıyoruz. Her kriz döneminde savruluyor. Bana saldırıldığında ilk telefonu o açar. İstanbul Valisi açar. Bütün Türkiye soruyor, ‘Bu saldırı neden oldu, bu saldırı neden oldu?’ Çıktım dedim ki ‘İçişleri Bakanı aradı, Vali aradı, Cumhurbaşkanı aradı. Ben bu saldırıyı hiçbir siyasi partiyle, siyasetçiyle ilişkilendirmiyorum. Tahkikat yapılıyor, o tahkikatın sonucunu bekleyeceğiz.’ Manisa’da kardeşim vefat ediyor. İlk telefonu o açıyor. Paylaşım yapıyorlar, ‘Ferdi Zeyrek için taziye bildirdi. Özgür Özel’in işte saldırı için şunu yaptı, ailesinden şu tehdit edildi bunu yaptı.’ Ama gün kötülük yapmaya gelince, kapıyı duvar yapıyor arkadaşlar. Bizim hakkımızı teslim etmeye gelince, dut yemiş bülbüle dönüyor arkadaşlar. Bu mu yiğitlik, bu mu devlet adamlığı? Böyle mi görev yapacaksınız? ‘Evimi taşıdım’ diyorum, ‘Taşıyamazsın.’ ‘Kiracıyı çıkardım, ben oturacağım’ diyorum, ‘Oturamazsın.’ Ya sen işlemi yap. İtirazı olan varsa gidecek mahkemeye. ‘Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum, saymıyorum’ diyen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymayanlar, üst mahkemeleri birinci kademe mahkemesine ezdirenler çıkmış bana diyor ki ‘Asliye hukuk mahkemesinin kararına saygılı ol.’ Dokuz tanesine sen saygı duymayıp, 10’uncudan bu işi yapıyorsun da ben ne saygılı olacağım asliye hukuk mahkemesinin kararına? Bütün meslektaşları, mevkidaşları, karar yazan diğer mahkemeler, millet parmağını ısırıyor. Bu dava İstanbul’da görülür mü? Bu davaya tedbir verilir mi? Yüksek yargıda bir tane bu davaya tedbiri hukuki gören varsa, çıksın açıklasın, saygı duyacağım. Herkes aynı şeyi söylüyor.”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN MUHALEFET ÇİZGİSİ BARİYERLENEMEZ”

“Bu olmayacak işi oldurmaya çalıştılar. Dimdik ayaktayız. Buradayız. Bundan sonra da bu süreçleri en büyük titizlikle, en büyük kararlılıkla takip etmeye devam edeceğiz. Bize yaptıkları bu zulümlerle duruşumuzu değiştiremezler. Mücadelemizi durduramazlar. Bizi majestelerinin muhalefet partisi yapamazlar. Bizi süreçte kendileri için tehdit olan bir siyasi parti olmaktan çıkarıp, iktidar umudu olmayan bir siyasi partiye dönüştüremezler. Ayrıca partinin aldığı tarihsel tutarlılık içinde, doğru kararlarla ortaya koyduğu iradeyi, böyle yaparak sakatlayıp, bir takım karar değişikliklerine yönlendirip, kendilerince Cumhuriyet Halk Partisini süreçlerin dışına atmaya çalıştıklarının farkındayız. Cumhuriyet Halk Partisi olması gereken yerde duracak. Konuşması gereken yerde konuşacak. Mücadele etmesi gereken yerde mücadele edecek. Tayyip Erdoğan’ın ve onun saraydaki tasarımcılarının bize çizdiği çerçevenin içinde değil, kendi belirlediğimiz sınırlar içinde siyasi mücadele yapacağız. Onların bize çizdiği yere mahkum ve onların bariyerlerine mahkum kalmayız. Milletvekillerinin önüne bariyer çekebilirsiniz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin muhalefet çizgisi bariyerlenemez. Bu partinin iktidara yürüyüşü, Türkiye’de muhalefetin iktidarı değiştirme noktasındaki azim ve kararlılığı araçsallaştırılmış mahkemeler ve hakimler tarafından engellenemez. Mücadelemiz sürecek. Sizlerin hepinize bu bütün bu süreçte, emekleriniz için, gayretleriniz için teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da İl Başkanımız Özgür Çelik’le birlikte, il yöneticilerimiz ile birlikte, hem İl Başkanlığımızda hem buradaki ofisimizde görevimizi yapmaya devam edeceğiz.”

“BANA SORMADAN EVİME NASIL GİRİYORSUNUZ?”

“Son sözüm şudur: Bu bina, İstanbul İl Başkanlığıysa bu binaya niye vatandaş üye olmak için kayda gelemiyor? Ya da bir üye niye aidat ödemek için içeri giremiyor? ‘Burayı İl Başkanlığı tutuyoruz’ diyorlar. Siyasi partilerin faaliyetlerinin bu şekilde kısıtlanması mümkün değil. Buraya gelecek, aidat ödeyecek. Buraya gelecek, yeni üye kaydı yapacak. Bu bina İl Başkanlığı değilse, bizim çalışma ofisimizse bu binada sizin ne işiniz var? Bana sormadan evime nasıl giriyorsunuz? Evime nasıl zorunlu ikamet veriyorsunuz birileri için, ‘Bu burada duracak’ diye. O yüzden İçişleri Bakanlığı bu soruya yanıt veremez, bu çelişkiyi sürdüremez, tarihe bu utançla geçemez. Bu bina İl Başkanlığı ise isteyen herkes bu binaya girer. Her vatandaş gelir. Ben üye kaydedeceğim sana karşı. Örgütleniyorum, benim en önemli görevim bu. Yok, eğer ‘Burası İl Başkanlığı değil’ diyorsan, İl Başkanlığının adresini göster, oraya gitsinler. Evimden de çık. Seni şu an için istemiyorum. Randevu istersen, çay içmeye gelebilirsin. Ali Yerlikaya’ya söylüyorum. Teşekkür ediyoruz arkadaşlar. Sağ olun, var olun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, DEM PARTİ EŞ GENEL BAŞKANLARI HATİMOĞULLARI VE BAKIRHAN İLE BİR ARAYA GELDİ

Benzer Haberler