Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Parti İçinde, Parti Dışında Seçilmemiş Kimseye Hürmetimiz Yoktur”

11.09.2025

“SAYILARI 768’E ULAŞAN KREŞLER İÇİN TÜM SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYE BAŞKANLARININ ALNINDAN ÖPÜYORUM”

“BİZİM YÖNETTİĞİMİZ KENTLERDE ARASINDAN RÜZGÂR GEÇMEYEN GÖKDELENLER DEĞİL; GENİŞ MEYDANLAR, YEŞİL ALANLAR OLUR”

“SARAYIN KAYYIMINA İSTANBUL’U TESLİM ETMİYORUZ”

“HANGİ GÖRÜŞTEN OLURSA OLSUN, YETER Kİ BU MEMLEKETİN EVLATLARI BU ÜLKEYE SADAKAT DUYSUN”

“‘MAJESTELERİNİN MUHALEFETİ OLUN, İKTİDARI RAHATSIZ ETMEYİN. ANKARA’DA OTURUN, SOKAĞA ÇIKMAYIN, DİRENMEYİN’ DİYENLERE BAŞ EĞMİYORUZ”

“EKREM BAŞKAN’IN DEDİĞİ GİBİ ‘GENÇLİĞİMİZ VAR’, BAŞ EĞMEYECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Sancaktepe Belediyesi 11 Açılış, 11 Temel Atma Töreni”ne katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, “Değerli Sancaktepeliler, böylesine bir mesai gününün sonunda herkesin ailesine kavuşmak, akşam saatlerinde çoluğuyla, çocuğuyla birkaç huzurlu saat geçirmek için sabırsızlandığı böylesine bir saatte bu açılış, temel atma törenine geldiniz, katıldınız. bizi yalnız bırakmadınız. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” dedi. Özel, şöyle devam etti:


“HER İKİ KİŞİDEN BİRİNİN OYUYLA SEÇİLDİ”

“2008’de Sancaktepe ilçe oldu. Son seçimlere kadar hep AK Parti Sancaktepe’yi kazandı, yönetti. Son seçimlerde geçtiğimiz dönemde İstanbul Büyükşehir’de çok başarılı çalışmalar yapan bir bürokrat arkadaşımızı siyasete kazandırdık. Ona sizler inandınız, güvendiniz. Ekrem Başkan ile el ele girdiler. İkisinin elini birden mitingte kaldırdık. O gün belliydi onlara duyduğunuz güven ve Alper Yeğin’i her iki kişiden birinin oyuyla seçtiniz. Hepinize teşekkür ediyorum. Ben siyasette tutarlılığa, verilen sözlerin tutulmasına, fikri takibe çok önem veriyorum. O gün demiştim ki ‘Siz Sancaktepe’yi Alper Yeğin’e teslim edin. Ona inanın. Biz arkasında duracağız. Ekrem Başkan arkasında duracak. Birlikte çalışacaklar. Biz de inşallah Sancaktepe’ye sık sık geleceğiz. Temeller atacağız. Kurdeleler keseceğiz.’ Bugün 11 Eylül ve bugün 11 tane temel atmaya geldik. 11 tane de daha önce temelini attığımız eseri, hizmet binasının açılışını yapmaya geldik. Bu son derece kıymetli bir durum. Eğer Sancaktepe’de biliyorsunuz; biz değil de başkaları olsaydı, bugün 11 tane dere yatağını imara açıyor olacaklardı. 11 tane yeşil alana imar veriyor olacaklardı. Çok katlı bir binaya ‘11 kat daha çıkabilirsin’ diyor olacaklardı. Bu Sancaktepe’nin yoğunluğunu artıracak, trafiği daha sıkışık hale getirecek, altyapıyı daha sorunlu hale getirecekti. Sancaktepe’de evlerinde oturan, çocuklarına evlerine bakan, sosyal hayata katılamayan, istihdamdan uzak kadın sayısı artacaktı. Ama şükürler olsun ki Alper Yeğin var. Şükürler olsun ki Ekrem İmamoğlu’nun vizyonu var. Toplam 22 kreş oldu. Biraz önce yenilerinin de yapılacağını, sayının 26’ya çıkacağını söyledi.”

“KREŞİN OLMAMASI POLİTİK BİR TERCİH”

“Ben şimdi Sancaktepelilere sorsam, ‘Cumhuriyet Halk Partisi’nden önce Sancaktepe’de kaç kreş var?’ desem, herkes bir fikrini söyler, kimse bilemez. Vallahi üç diyen de yanılır, beş diyen de 10 diyen de. Çünkü sıfır kreş vardı, bir tane bile kreş yoktu. Ne demek kreşin olmaması? Bu nasıl bir tercih? İşlerine geldiği zaman betonları dökmeyi biliyorlar da niye kreş yapmıyorlar? Çünkü bu politik bir tercih, siyasi bir tercih. Tayyip Bey’in kabinesi var; 17 bakan, bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 18 kişi. Kaçı kadın? Biri kadın. O hangi bakanlık? Aile Bakanlığı. Kafada kadının yeri; aile, ev. ‘Bunun dışındaki işleri kadın yapamaz.’ Ama bizim bu 18 bakanı takip eden gölge kabinemiz var. 18 genel başkan yardımcımdan dokuzu kadın, dokuzu erkek. İşte bu yüzden var gücümüzle kreşleri yapıyoruz ki kadınlar çalışma hayatına katılabilsin, kadınlar iş yaşamında var olsun, sosyal yaşamda var olsunlar. Ayrıca çocukları zenginin çocuğunun el becerisi dört yaşından itibaren gelişmeye başlayacak. Zenginin çocuğunun bir eksiği varsa dört yaşında fark edilecek; terapisi yapılacak, eğitimi alınacak, tedavisi yapılacak. Yoksulun çocuğu altı - yedi yaşına gelene kadar evde, halının üstünde kendi kendine oynayacak ya da televizyona bakacak. Anasının dizinin dibinde okul öncesi eğitimden mahrum kalacak. Bu yüzden bugün sayısı 22 olan ve her geçen gün artan, Türkiye’de de bu açılan kreşlerle birlikte sayıları 768’e ulaşan kreşler için tüm sosyal demokrat belediye başkanlarının alnından öpüyorum. İyi ki var.”

“15 TEMMUZ’DA MİLLETE DEĞİL, CEMAATE SADAKAT GÖSTERENLERİ GÖRDÜK”

“Ekrem Başkan Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı’ydı. SODEM-BEK, Sosyal Demokrat Belediyeler Eş Güdüm Konseyi’nde kararlaştırdık. ‘Bu dönemin sonuna kadar bin kreş, 100 de mutlaka öğrenci yurdu yapacağız’ diye. Bugün gelinen noktada bin kreşten 768’ini yaptık, yüzde 77’deyiz. 77 tane öğrenci yurdu yaptık, yüzde 77’deyiz. Hedefe kararlılıkla, önden koşarak ilerliyoruz. Henüz daha görevlerinin 1,5’inci yılında koyduğumuz hedeflerin yüzde 77’sine ulaşmış durumdalar. Öğrenci yurdu yapmak da politik, siyasi bir tercihtir. Birileri ‘Ne gerek var yurda? Zenginin çocuğu zaten yerleşir. Yoksulun çocuğunu da bizim cemaatler yerleştirir, tarikatlar yerleştirir, borçlandırır, bizim dünya görüşümüze kazandırır’ diyenlere inat, ‘Yoksulun çocuğu yoksulluğu üzerinden bir cemaat, tarikat ilişkisine girmeden, kararı kendi verir. İster CHP’li olur, ister MHP’li olur, ister AK Partili olur. Ama kimsenin yoksulluğu bir bedel karşılığında siyasi diyete dönüştürülemez.’ Biz bu anlayışın insanlarıyız. ‘Size ne? Ne zararı var cemaat yurtlarının?’ 15 Temmuz’da gördük. Millete değil, cemaate sadakat gösterenlerin; liyakatle değil, bir cemaatle ilişkili olunca yükselenlerin altındaki F16 ile Meclis’i bombaladığını, altındaki tankla milleti ezdiğini gördük. O yüzden kimsenin inancına, ibadetine, giyimine, kuşamına karışmayız. Hangi görüşten olursa olsun, hangi etnik kökenden olursa olsun yeter ki bu memleketin evlatları bu ülkeye sadakat duysun. Bu millete sadakat duysun. Bu şanlı bayrağa sadakat duysun.”

“BİR YANDA KENT SUÇLARI MÜZESİ, BİR YANDA MUHTEŞEM İŞLER”

“Bunun yanında Alper Başkan’a spor tesisleri için, yeşil alanı… 0,5 metrekare ne demek yahu? Bu Sancaktepe bizim vizyonumuzda Anadolu’nun, Anadolu yakasının parlayan yıldızı olmalıdır. 0,5 metrekare yeşil alan Esenyurt demektir. AK Parti’nin elinde kalan yerde 0,5 metrekare yeşil alan oluyor. Esenyurt’ta bir tane yol var, bu taraftaki belediye Beylikdüzü. Esenyurt’ta 0,5 metrekare yeşil alan var; yıllarca AK Parti yönetmiş. Beylikdüzü’nde 10 metrekare yeşil alan var; Ekrem İmamoğlu yönetmiş, Mehmet Murat Çalık yönetmiş. Esenyurt’a bakıyorsun. Yolun bu tarafı; Esenyurt, kent suçları müzesi. Bu tarafına bakıyorsun, dört - beş katlı muhteşem vadilerin olduğu bir şehircilik göstergesi, muhteşem işler. Eseryurt’u geçen dönem aldık. Bu dönem Ahmet Özer ile büyük bir başarıyla aldık. Tam orada halkçı belediyecilik yapacak, hedefi koymuş; yeşil alanı artıracak. Ahmet Özer içeride. Bugün burada, Sancaktepe’de 0,5 metrekareden biraz önce söylenen hedeflerin üzerine ilk dönemde hemen iki kat artırılarak daha da üzerine çıkılmış. Bu konudaki çabalar için de Alper Başkan’a, ekibine teşekkür ediyoruz. Bizim yönettiğimiz kentlerde arasından rüzgâr geçmeyen gökdelenler, nefes alamayan binalar değil; geniş meydanlar, yeşil alanlar, koşu parkları, futbol alanları, spor alanları, bisiklet yolları olur. Biz kenti yaşanabilir hale getirmek için belediyecilik yapıyoruz. Bugün her bir açılış çok kıymetli. Ayrıca notlarda görmüştüm. Karşımızda Samandıra Rıza Yıldız Polis Merkezi var. Orada çalışan kahraman polislerimizi saygı ile selamlıyorum. Rahmetli şehidimizi bir kez daha rahmetle, minnetle anıyorum. Yarım kalan bir polis merkezinin tamamlandığı, diğer polis merkezinin belediyemiz tarafından yapıldığı notlarda vardı, arkadaşlara sordum.”

“MERKEZİ HÜKÜMETLE YEREL YÖNETİM DÜŞMAN DEĞİLDİR”

“Nerede bir ihtiyaç varsa, orada bu ihtiyaçların giderilmesi, aile sağlığı merkezlerinin yapılıp Sağlık Bakanlığı’na verilmesi doğru işlerdir. Merkezi hükümetle yerel yönetim birbirinin düşmanı değildir. O ülke çağdaş bir ülkeyse onlar birbirinin destekçisidir. Bugün ‘Belediye başkanlarını silkeleyin, yüzde 60 paralarını kesin.’ Ta AK Parti’nin ödemediği vergiyi biz ödeyelim, CHP ödesin. AK Parti’nin ödemediği SGK’yı CHP ödesin, faizlerini CHP ödesin. Hizmet yapamasın. Kesilen para; çocuğa verilen sütün parası, Hoş Geldin Bebek paketlerinin parası, 4 bin 500 öğrenciye Alper Başkan’ın dağıttığı kırtasiye desteğine kastediyorlar. 2 bin 817 haneye verilen sosyal desteği durdurmaya çalışıyorlar. ‘943 öğrenciye destek verdik’ diyor; 12 bin 500 lira. ‘Bin 500 öğrenciye çıkaracağım; 18 bin lira’ diyor. Silkeleyerek bunlara engel olmaya çalışıyorlar. 195 haneye her gün dört kap sıcak yemek yolluyoruz. Buna engel olmaya çalışıyorlar. Tüm engellemelere rağmen cesaretle, arı gibi çalışan, bu hizmetleri yapan, temelleri atan, açılışları yapan Cumhuriyet Halk Partisi’nin gurur kaynağı belediye başkanıma ve dün birlikte açılışlarına katıldığımız, toplu açılışlarını yaptığımız belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyoruz.”

“MAJESTELERİNİN MUHALEFETİ OLUN’ DİYORLAR”

“Biz çalışırken bir yandan bize çamur atanlar, iftira atanlar, arkadaşlarımızı hapse atanlar var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin her şeye rağmen mücadelesine… 19 Mart darbesi, ki darbeler iktidara yapılır. Bugüne kadar iktidarlara darbeler yapıldı, karşısında olduk. Ama bugünkü iktidar kendisinden sonraki iktidara, bugünkü Cumhurbaşkanı geleceğin Cumhurbaşkanı’na, Ekrem İmamoğlu’na darbeye kalkıştı. Ona direniyoruz. İşte bu direnişte; ilk başta yedi gün - yedi gece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde, ardından Maltepe’de, ardından bir büyükşehirde ya da bir önemli ses yükseltmemiz gereken şehirde… Kah AKP’nin geçmişte kalesi sayılan yerlerde; Bayburt’ta, Konya’da Yozgat’ta. Van’da, Mersin’de, Türkiye’nin dört bir yanında mitingler yapıyoruz. Her çarşamba akşamı da geliyoruz İstanbul’da bir büyük mitingle, bir büyük eylemle, dün Kadıköy’de olduğu gibi Türkiye’ye dostumuza güven, olmayana da kaygı vermeye devam ediyoruz. Burada bizi majestelerinin muhalefeti yapmaya… ‘Majestelerinin muhalefeti olun, iktidarı rahatsız etmeyin. Ankara’da oturun, sokağa çıkmayın, direnmeyin’ diyenlere baş eğmiyoruz. Baş eğmediğimiz için başımızı ezmeye çalışıyorlar. Ama işte bu mücadelenin en önemli kalelerinden biri; İstanbul İl Başkanlığı’dır. İşte benim burada yanımda seçilmiş İl Başkanı Özgür Çelik var. Sarayın kayyımına teslim etmiyoruz İstanbul’u. Çünkü biz demokrasi fikrinin insanlarıyız. Demokrasi fikri, tek adamı reddeder. Türkiye’ye bu fikri taşıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. En güçlü olduğu zamanda, padişahlığı reddeden, krallığı reddeden, Amerikan tipi başkanlığa yeltenmeyen, Meclis kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz biz. O parti sandığı getirdi. İsmet Paşa kaybettiği seçime ‘En büyük yenilgim. Demokrasinin zaferi’ dedi. Biz 14 Mayıs 1950 günü kaybettiğimiz seçimle iktidarı Demokrat Parti’ye verirken, Türkiye’de iktidarların seçim yoluyla değişmesini Türkiye’ye kazandırdık.”

“SANDIĞI BİZ GETİRDİK, BİZ SAHİP ÇIKACAĞIZ”

“Şimdi geldiği sandığı inkar eden, demokrasiyi ‘İşime geldi, bindim. Şimdi indim’ diyen, 23 sene kazanınca millete ‘milli irade, milli irade’ diyen, seçimi biz kazanınca sandığı kaçırmaya çalışan, ‘Milletin iradesi mundardır’ diyen bir anlayış var. Biz Sancaktepe’de kaç seçim kaybettik, kusuru kendimizde aradık. Kimseye yük yüklemedik. Sancaktepe’ye küsmedik. ‘Doğru aday’ dedik, Alper Başkan’ı çıkardık. Seçimi kazandık. İstanbul’u yıllarca kaybettik ama gidip de kimsenin mazbatasını, diplomasını iptal ettirmeye; çamur, çirkefle yönetime gelmeye kalkmadık. Çalıştık, milletin gönlünde yer eden Ekrem İmamoğlu’nu çıkardık. Kazandık, kazandık, kazandık. Ona karşı yapılan darbeye de direniyoruz. Özgür Çelik’e karşı yapılan darbeye de direniyoruz. Parti içinde, parti dışında seçilmemiş kimseye hürmetimiz yoktur. Sandığı biz getirdik, biz sahip çıkacağız. Şunu açıkça ifade etmek isterim: Nazi Almanyasında yaşayan Rahip Martin’i Türkiye’deki demokratların dayanışmasına saygı duyarak ama biraz sessiz kalanlara, susanlara, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyenlere hatırlatmak isterim. Rahip Martin, ‘Önce komünistler için geldiler, komünist değildim, itiraz etmedim, sesimi çıkarmadım. Sonra demokratları içeri aldılar. Sesimi çıkarmadım, sosyal demokrat değildim. Sendikacılar için geldiler. Sendikacı değilim dedim, sustum. Yahudiler için geldiler. Yahudi olmadığım için itiraz etmedim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı’ diyor.”

“KİMSE UMUTSUZLUĞA KAPILMASIN”

“İşte şimdi buradan, TÜSİAD’ın Başkanları tutuklandığında sessiz kalan iş adamlarına sesleniyorum. Ne giydiğine karışılan, 13 yıl önce Gezi’ye gitti diye, tweet attı diye mahkemelere süründürülen sanatçılar varken susan sanatçılara sesleniyorum. Hakkı verilmeyen işçilerin, memurların, emeklilerin sendikalarına, önce birazcık itiraz eder gibi yapıp susan sendikacılara, meydanları doldurmak yerine iktidara teslim olanlara sesleniyorum. Bugün CHP’nin binalarına çökülürken sessiz kalanlara, yarın sıra senin tapuna, senin binana geldiğinde bu günleri hatırlarsın, iş işten geçmiş olur, diyorum. Hepinize sesleniyorum ki kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bu anlamda bugün DEM Parti’nin Eş Genel Başkanları geldi. Buraya gelmeden önce İYİ Parti’nin Genel Başkanı Müsavat Bey ziyaret etmişti. Zafer Partisi, pazar günü sabah ziyarette bulunmak istiyor. Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi Genel Başkanları ayrı ayrı aradılar, mesajlar yayınladılar. Demokratların birlikte direnmesi, muhalefetin güçlü bir cephe halinde karşı çıkması Türkiye’nin tek umududur. Ya demokrasiyi kurtaracağız, geleceğimizi kurtaracağız, gençlerimizi kurtaracağız; ya da Erdoğan’ın koltuk hevesi için bu memleketin batmasına, yoksullaşmasına, Amerikan - İsrail planlarıyla ele geçirilmesine seyirci kalacağız. Bunun için şunu söylemek isterim ki kimse umutsuzluğa kapılmasın. Enerjimiz yüksek, inancımız tam. Ekrem Başkan’ın dediği gibi ‘gençliğimiz var.’ Baş eğmeyeceğiz. Mücadele edeceğiz. Herkese düşen bir tek şey var, bugün olduğu gibi dün Kadıköy’de olduğu gibi Maltepe’de olduğu gibi çağrıldığınız yere gelin. Kalabalıkları toplayalım. Ahlaki üstünlük bizdedir. Psikolojik üstünlük bizdedir. Çoğunluk enerjisi bizdedir. Hep birlikte 100 yıl sonra bir kez daha kurtulacağız. Bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapacağız. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA

Benzer Haberler